Emir Malik Kadıoglu
Puanı : 10425.18
Site Editörü / Araştırmacı Tarih Yazarı

Hakkında

Araştırmacı- tarih yazarı
  • İstanbul'daki Patlama (Günün Makalesi)

    Bugün yazmıştım bir daha yazacağım. Fransa'da patlama oldu. Ben Türk'üm diyen bir grup profil resimlerini Fransız BAYRAĞI yaptılar. Gazeteleri kardeşliğe,insanlığa saldırı var dedi. Bazı gazeteleri de bu olaydan yine Müslümanları sorumlu tuttu. Şimdi ise işler değişti onlar için . İstanbul'da patlama oldu. Yine aynı grup katil devlet, hain devlet , gerici Müslümanlar naraları atmaya başladılar. Profil resimlerini Fransız bayrağına çevirenler şimdi Selfie pozlarını koydular. Evet o grup şuan bekleme de Eğer saldırıyı Işid gerçekleştirdiyse ortalığı karıştıracaklar. Dhkp-c yaptıysa bu işi köşelerinde bekleyecekler. Olayların farkına varın LÜTFEN. SELAMETLE.

    13.01.2016 16:52
  • Günaydın yazısı

    İlimizde patlama oldu ve herkes başladı `katil` devlet naraları atmaya. Yahu aynı olay Fransa'da olunca kardeşliğe, barışa saldırı var diyenler ve şimdiki patlamada devleti suçlayanlar. Yanlış anlamayın ama siz nerelisiniz? Sizin davanız ne uğruna ?

    13.01.2016 08:00
  • Hendek Savaşı

    Hz. Peygamber (s.a.s)'in müsriklerle yaptigi büyük ve en önemli savaslarindan birisi. Uhud savasindan iki yil sonra, Hicret'in besinci yilinin sevval ayinda (23 subat 627) Medine'nin kuzeyinde cereyan etmistir. Kureys müsrikleri Uhud savasinda basarili olmuslardi ama müslümanlarin gücünü kiramamislardi. Tam tersine müslümanlar Medine'deki birlik ve beraberliklerini saglamlastirmis, askeri bakimdan daha güçlü bir duruma gelmislerdi. Medine'de sürekli problem çikaran Yahudi Benu Nadir kabilesi sürülmüs; doguda Zatu'r-Rika, kuzeyde Dumetü'l-Cendele yapilan seferler kesin zaferle sonuçlanmis, müslümanlarin gücü ve etkinligi gün geçtikçe daha da büyümüstü. Bunun sonucu olarak Mekke müsriklerinin Misir, `Suriye` ve Irak yönündeki kervan yollari tamamen kapatilmisti. Müslümanlarin bölgeye hakim bir güç olmaya baslamasi Islâma katilanlarin sayisini hizla artirmis, geçen `zaman,` müslümanlarin sosyal hayatlarini düzenleme ve yerlestirme yolunda önemli adimlar atmasina firsat tanimisti. Islâm'in bu gözle görülür güçlenisi karsisinda müslümanlarin baslica düsmanlarindan olan yahudiler, düsmanca faaliyetlerine hiz verdiler. Özellikle Medine'den sürülen Benu Nadir kabilesi bütün çevrede Islâm aleyhinde sürekli propaganda yapiyor, Islâm'in güçlenmesini önlemek için müslümanlara kesin bir darbe vurmanin yollarini ariyordu. Bu çalismalari sonuçsuz kalmamis, yahudiler aralarinda görüs birligi saglanarak Kureys ve diger müsrik kabilelerle birlesmenin yollari aranmaya baslamisti. Yahudilerden olusan bir heyet Mekke'ye gelerek kiskirtici çalismalardan sonra Kureys'e ortak düsmanlari olan müslümanlara birlikte saldirmayi Rasûl Aleyhisselâm'i ve Islâm'i ortadan kaldirmayi teklif ettiler. `Ticaret` yollarinin kesilmesiyle ekonomik bir çikmaza düsen ve içlerinde hala Bedir'in acisini tasiyan müsrikler bu teklifi olumlu karsiladi (Taberî, Tarihu't-Taberi, Misir,1961, II, 564-5). Yahudi heyeti ve Kureys'ten seçilen elli adam Kâbe örtüsünün altina girip gögüslerini kâbe duvarina dayayarak tek baslarina kalincaya kadar müslümanlarla savasmaya yemin ettiler. Artik tek düsünceleri vardi. Bu savasi mutlaka basarmak ve Islam'i ebediyyen yok etmek (Ibnü'l-Hisâm, es-Siretü'n-Nebeviyye, Beyrut, 14I7/1987, II, 254, 255). Yahudiler Kureys'le anlastiktan sonra Necid'e giderek Benu Süleym ve Gatafan kabilelerini de bu ittifaka dahil etmeye çalistilar. Gatafan kabilesini Hayber'in bir yillik hurmasinin yarisi karsiliginda müslümanlara karsi savasmaya razi ettiler. Arkasindan diger `Arap` kabilelerini dolasarak putperestligin Islam'dan üstün oldugunu, fakat müslümanlarla savasilmadigi takdirde putperestligin sonunun yaklastigi propagandasiyla savasa kiskirttilar. Bu çalismalari sonunda Fezare, Süleym, Sa'd ve Esedogullari kabileleri de ittifaka dahil oldu (Taberî, a.g.e., II, 566). Savas hazirliklarina baslayan Kureys, üçyüz at, bin besyüz devenin bulundugu dörtbin kisilik bir `ordu` donatti. Buna Yahudi ve diger `Arap` kabilelerinin kuvvetleri de eklenince yaklasik onbin kisilik bir `ordu` meydana geldi. Bu büyük `ordu` Islâm'a son ve öldürücü darbeyi vurmâk, Allah'in nurunu bogmak niyet ve umuduyla Medine'ye yöneldi. `Arap` yarimadasi belki de o güne kadar böyle büyük bir orduya sahit olmamisti (Ibn Hisam, es-Siretit'n-Nebeviyye, Misir, 1375/1955, II, 214, 216, 22I): Râsulullah (s.a.s) müttefiklerin girisimini `haber` alir almaz derhal bir savas meclisi topladi. Mecliste düsmana karsi ne gibi tedbirler alinmasi, nasil bir savas taktigi izlenmesi gerektigi konusunda istisare edildi. Ashâbin çogunlugu Medine'yi içerden savunmanin uygun olacagi görüsünde idi. Bu görüs benimsendikten sonra Selman-i Farisî hazretleri, "bizde bir sehir üstün kuwetlerle kusatildigi zâman daima çevresine bir hendek kazilir ve sehir bu sekilde savunulur" seklinde görüs bildirince Rasûl aleyhisselam bunu uygun görerek savunma planinin bu dogrultuda hazirlanmasini emretti. Vakidî'nin Hendek Savasi sirasinda Rasûlullah'in Kureys lideri Ebû Süfyan'a yazdigim söyledigi bir mektuba göre ise, sehrin çevresine hendek kazilmasini dogrudan dogruya sani yüce Allah, Rasûlüne ilham etmistir. Düsmanin gelecegi yöne kazilacak hendekle sehrin korumasi esas olmakla birlikte Selmân-i Farisî'nin teklifi içinde Medine'yi çevreleyen binalar arasina kapatmak da vardi, zaten sehrin diger tarafi dag ve hurmaliklarla çevrili idi (Ibn Hisam, a.g.e., II, 255). Rasûlullah, vakit kaybetmeden, ileri gelen sahabîlerle birlikte kesfe çikarak hendek kazilmasi gereken yerleri tesbit etti. Düsmanin saldirisina açik bulunan yerlerin tesbitinden sonra bütün müslümanlar toplanarak hendek kazma çalismalarina basladilar. Medine'deki bütün `araçlar` toplandigi halde yine de birçok müslüman araçsiz kalmisti. Bunun üzerine Rasûlullah, müslümanlarla anlasmali bulunan Benu Kurayza kabilesinden ödünç aletler aldirdi. Basta Rasûl aleyhisselam `olmak` üzere bütün müslümanlar canla basla çalisiyorlardi. Mevsim kis oldugu için çalismak oldukça güç ve yorucuydu. Buna ragmen müslümanlar büyük bir coskuyla çalisiyor, hep bir agizdan "bizler ömrümüz oldukça Muhammed'le birlikte savasa devam etmek üzere bey'ât etmisizdir" anlaminda misralar okuyorlardi. Hendek kazarken Hz. Peygamberin birçok mucizesinin geldigini yine Islâm tarihçileri nakletmektedirler (Ibn Hisam, a. g. e., II, 217, 219). Rasûlullah da coskuyla çalisan arkadaslari ile birlikte toprak kaziyor, tasiyor, onlarla bir agizdan su anlamdaki beyitleri okuyordu: "Allah'in lütfu ve hidayeti olmasaydi `biz` ne hidayete erer, ne sadakalar verir, ne de ibadet ederdik. Ya Rab! Bizi huzur ve sükuna erdir. Düsmanla karsilasirsak bize sebat ve metanet ver. Bize saldiranlar fitne çikararak fesat pesinde kosuyorlar. `Biz` ise onlara karsi koyuyoruz." Münafiklar ise bu isi agirdan aliyor ve çesitli bahanelerle çalismamak istiyorlardi (Ibn Hisam a.g.e., II, 216; Taberî, a.g.e., II, 566, 567). Bu sekilde iki hafta boyunca süren gayret sonunda Medine çevresinin gerekli yerleri hendeklerle kusatilmis, hendeklerden çikan topraklar iç tarafa yigilarak siperler olusturulmustu. Hendek kazma çalismalari biter bitmez Rasûl aleyhisselam savasabilecek durumdaki bütün müslümanlari topladi. Müslüman mücahitlerin sayisi üçbindi ve otuz alti da at vardi. Müslüman savasçilar gruplar halinde siperler gerisine yerlestirildi. Bu sirada Ebû Süfyan komutasindaki `ordu` Medine'nin Batisindan, Necid kabileleri de Dogudan Medine önlerine geldiler. Kureys ordusu Medine'nin kuzeyinden dolasarak Uhud dagi civarina geldi. Ortaligi bos görünce evvelce Uhud savasinda aldiklari mevkiye dogru yaklastilar. Burada diger kuvvetlerle birleserek Uhud-Medine yolu üzerinde ilerlemeye basladilar. Bir müddet sonra Rasûlullah'in hendekler gerisinde görülen çadirlari karsisina geldiler ve onun karsisinda yer aldilar (Taberî, a.g.e., II, 57I). Müsrikler çevrede müslümanlari görmeyince hizla Medine üzerine atildilar. Fakat müslümanlar tarafindan kazilan hendeklere gelir gelmez ne yapacaklarini sasirdilar. O zamanlar böylesi istihkamlar insa etmek Araplar tarafindan bilinmiyordu. Rasûlullah'in bu degisik savunma yöntemi müsrikleri hayret ve saskinlik içinde birakti. Içerlerinde bazilari atlarini hendekler boyu sürerek bir geçit aradilar. Fakat hendek gayet derin kazilmis oldugu için geçmeyi basaramadilar. Bu arada hendek gerisinde siperlenen müslümanlar düsmani ok ve tas yagmuruna tuttular. Düsman süvarileri de bu sekilde karsilik vermek zorunda kaldilar. Müsrikler bir aya yakin bir süre hendek gerisinde kaldilar. Iki taraf arasinda herhangi bir savas olmadi. Bir kaçi mübareze ve karsilikli ok atmaktan baska ciddi bir hareket olmadi (Taberî, a.g.e., II, 572). Müslümanlar arada sirada taarruz eden düsmani bu sekilde karsilayarak savunma süresini uzatiyorlardi. Fakat bu sirada müslümanlarla anlasma içindeki Benu Kurayza kabilesinin anlasmayi bozarak geceleyin Medine üzerinde baskin yapmak için hazirlandiklari söylentisi yayildi. Bu `haber` müttelik ordulara göre oldukça zayif olan müslümanlar arasinda büyük bir endiseye neden oldu. Rasûl aleyhisselam durumun açikliga kavusturulmasi için Kurayza kabilesine birisini gönderdi. Benu Kurayza kabilesinin reisi Kaab b. Esed'in Benu Nâdir kabilesi reisi Nayy b. Ahtab tarafindan kandirilmis oldugu ve Kurayzalilarin gerçekten anlasmayi bozmus olduklari anlasildi. Kurayza kabilesi ile Evs kabilesi arasinda dostluk bulundugu için Evs'in lideri Sa'd b. Muaz ve bazi Evs ileri gelenleri özel olarak Benu Kurayza kabilesine gönderildi ise de olumlu bir sonuç alinamadi. Kur'ân düsmanin gelisini ve durumun vehametini söyle dile getirir: "Onlar size yukarinizdan ve asaginizdan gelmislerdi. `Gözler` dönmüs, yürekler agizlara gelmisti. Allah için çesitli tahminlerde bulunuyordunuz" (el-Ahzab, 33/1I). Rasûlullah `zaman` geçirmeden ortaya çikan yeni duruma uygun tertibati aldi. Müslümanlara hitaben, "emin olunki bunun sonu hayirlidir. Müslümanlarin yegane koruyucusu Allah'tir" buyurarak müslümanlara güven verdi. Sehir içinde ve savunma hatti çerçevesinde güvenlik önlemleri bir kat daha artirildi. Geceleri düsmanin ani bir baskin yapmasini önlemek amaciyla devriye kollari çikarilmaya baslandi. Gece basar basmaz bütün devriye görevlileri görev yerlerine dagiliyor, Rasûlullah ise savunma hattinin en zayif noktasinda bekliyordu. Geceleri çok soguk oldugu için savasin zorluklari kendisini daha agir biçimde hissettiriyordu. Bununla birlikte Müslümanlar inançla ve sabirla görevlerini yerine getiriyorlardi. Bu arada münafiklar da bos durmuyor bir takim tesvikler ve aldatici sözlerle imani zayif kimseleri kandirmaya çalisiyorlardi. Nitekim Kur'ân bu duruma "Iki yüzlüler ve kalplerinde hastalik olanlar" Allah ve Rasûlü size sadece kuru vaadlerde bulundu" diyorlardi (el-Ahzab, 33/12). Ayetiyle isaret etmektedir. Kusatma onbes günden fazla sürdügü halde müsrikler hiçbir sonuç alma basarisini gösteremediler. Muhasaranin devami sabahlara kadar siperlerde bekleyen müslümanlari oldukça kötü etkiliyordu. Sehrin disariyla bütün baglarinin kestirilmis olmasi `yiyecek` sikintisinin baslanmasina neden oldu. Münafiklar bundan da güç alarak yersiz konusmalarini çogalttilar. Eskiden beri meydan savaslarina alismis olan müslümanlar düsman karsisindâ hiçbir sey yapmadan beklemekten sikilmaya baslamislardi. Mevsimin siddeti bu durumu daha da etkiliyordu. Özellikle geceleri çikan sogukta devriye görevini yapanlar fazlasiyla muzdarip olmaya basladilar. Hatta hayvanlarina yedirecek birsey bulamaz hale geldiler. Müslümanlarin direnci yavas yavas kirilmaya yüz tutmustu. Kur'ânin deyimiyle "Iste orada mü'minler denenmis ve çok siddetli sarsintiya ugramislardi" (el-Ahzab, 33/11). Durumun vehameti karsisinda Hz. Peygamber, Müsriklerin birligini bozabilmek için bir ara Gatafanlilarin reisleri Uyeyne b. Hisn b. Huzeyfe ve el-Haris b. Avf b. Ebi harise el-Murriye `haber` göndererek dönüp gitmeleri karsiliginda Medine hurmalarinin üçte birini onlara vermek üzere anlasmak istediyse de (hatta anlasma metni bile hazirlanirken) Sa'd b. Mu'az ve Sa'd b. Ubâde ile istisaresi sonucu bu fikirden vazgeçti (Ibn Hisam, a.g.e., II, 223; Taberî, a.g.e., II, 572-3). Diger yandan düsman ordusu baskisini giderek arttiriyordu. Degisik yönlerden pespese saldirilarda bulunuluyor, hendegi asamayarak çaresiz geri dönüyordu. Muhasaranin olaganüstü siddet kazandigi bir sirada müsrikler ne pahasina olursa olsun hendegi asmaya karar verdiler. Savasçiliktaki büyük ustaligi ve Kahramanligiyla söhret kazanmis olan Amr b. Abdived ile Ikrime b. Ebû Cehl, Nevfel b. Abdullah, Dirar b. Hattab, Hübeyre b. Ebî Vehb hendegi geçmek üzere ileriye gönderildi. Ebû Süfyan ve Halid b. Velid de onun arkasindan genel bir saldiri için kuvvetlerini ileriye dogru hareket ettirdiler. Amr ve yanindakiler binbir güçlükle de olsa hendegi asmayi basardilar. Amr b. Abdived atini ileriye sürerek müslümanlari kendisiyle savasacak bir savasçi taleb etti. Amr birçok savaslarda bulunmus, yigitlik ve gözüpekligi sayesinde birçok birlikleri dagitmis gayet usta bir silahsor, çevik bir süvari oldugundan, onunla dövüsmeye kimse cesaret edemezdi. Nitekim müslümanlardan da kimse onun istegine cevap veremedi. Bu durumu gören Hz. Ali, Amr'a karsi çikmak için izin istedi. Fakat Rasûlullah izin vermedi. Amr tekrar ileriye atilarak müslümanlara hitaben; "Içinizden kahramanlik meydanina çikacak kimse yok mu? Hani ölenlerinizin gidecegini söylediginiz Cennet?" diye bagirdi. Müslümanlardan yine ses çikmayinca Hz. Ali ikinci defa izin istedi. Rasulullah `kendi` zirhini çikarip `Ali\'ye` giydirdi, beline zülfikâr'i takti ve ellerini açarak "Ya Rabb amcam Übeyd Bedirde; Hamza Uhudda sehid oldular bu Ali ise kardesimdir ve amcamin ogludur. Onu koru, beni kimsesiz birakma. Sen Varislerin en hayirlisisin" diye dua ederek ugurladi. Amr'in karsisina çikan Hz. Ali kendisini tanitti. Amr, Ali'nin gençligini ve babasiyla olan dostlugunu ileri sürerek onunla savasmak istemedi. Hz. Ali ise kendisiyle savasmayi ve onu öldürmeyi arzuladigini bildirdi. Kendisinin savasa çikanlarin üç tekliflerinden birini kabul ettigini duydugunu; eger öyleyse, üç teklifi oldugunu söyledi. Ya müslüman olmasini, ya savasi birakip gitmesini, yada kendisiyle dövüsmesini teklif etti. Ilk ikisini reddeden Amr dövüsmeyi seçti. Ilk saldiri Amr'dan geldi. Vurdugu kiliç darbesi Ali'nin kalkanini parçalayarak basindan yaralanmasina neden oldu. Sira kendisine geldiginde Ali indirdigi darbe ile Amr'i cansiz yere yuvarladi. Müslümanlar sevinçle tekbir getirirken müsrikler büyük bir hayal kirikligina ugradilar. Hz. Ali Amr'in isini bitirince Dirar ile Hübeyre Ali'nin üzerine yürüdüler. Dirar Hz. Ali'nin yüzüne bakar bakmaz dönüp kaçmaya basladi. Sonradan Dirar, "ölüm melegi surete bürünmüs bana görünmüstü," diyecektir, bu kaçis hakkinda. Çarpismaya yeltenen Hübeyre de Ali'nin bir kiliç vurusu ile zirhi delinince kurtulusu kaçmakta buldu, (Ibn Hisam, a.g.e., II. 224-225). Hz. Ömer, kaçan kardesi Dirar'in pesinden, Zübeyr b. Avvam da Hübeyr'in arkasindan kostular. Bu sirada Nevfel b. Abdullah hendege düsmüs, yaralanmisti. Müslümanlar onu tasa tuttular. Fakat Ali onlari durdurdu, hendege inerek boynu kirilmis Nevfel'in kafasini uçurdu. Bu kötü sonuç karsisinda Ebû Süfyan çaresiz ordugahina döndü. Ertesi günü Benu Kurayza Kabilesi de düsman ordusuna katildi. Müttefikler böylece kuvvet kazaninca bir kat daha cesaretlenerek saldirilarini siklastirmaya, tazyiklerini arttirmaya basladilar. Ok ve tas muharebeleri aksama kadar sürüp gitti. Karanlik basinca müsrikler ordugahlarina çekildiler. Genel bir saldiri düsüncesi müslümanlar arasindaki endiseyi bir kat daha artirdi. Bu arada savasin yönünü degistirecek önemli bir olay oldu. Düsman saflarinda iken müslüman olan Nuaym b. Mes'ud es-Sakafî gizlice Rasulullah'in ordusuna katildi. Durumun kötülügünü gören Nuaym, müttefiklerle Benu Kurayza Kabilesinin arasini bozmak için iyi bir vesile oldu. Hz. Peygamber ona Benu Kurayza ile müsriklerin arasini açmasi için talimat verdi. Islâma girdigi bilinmedigi için rahatça Benu Kurayza lideri Kaab b. Esed'in yanina gitti. Kaab'in yaninda daha baska Yahudi liderleri de bulunuyordu. Onlara yahudilere bir iyilik etmek istegimi söyleyerek Kureys ve Gatafan kabilelerinin artik savastan usandigindan söz etti "hatta daha fazla zahmet çekecek olurlarsa sizi birakip gidecekler. O `zaman` siz Islâm ordusuna karsi koyamazsiniz. Bu tehlikeyi önlemek için Kureys ve Gatafan kabileleri ileri gelenlerinden birkaç kisiyi rehin alin" dedi. Yahudiler bu haberden son derece memnun oldu. Nuaym, oradan Ebû Sufyan'in ordugahina geldi. Ona Kurayzalilarin anlasmayi bozduklarindan dolayi pismanlik duyduklarini ve anlasmayi gizlice yenilediklerini, hatta suçlarini affettirmek için Kureys ve Gatafan liderlerinden birkaç kisiyi rehin alarak müslümanlara teslim etmeyi düsündüklerini söyledi. Bu `haber` Ebû Süfyan'i vesveseye düsürdü. Derhal kurayza liderine Ikrime b. Ebî Cehl ve Benî Gatafanli bir grupla `haber` göndererek muhasaranin çok uzadigini, askerin açliktan sikayet ettigini bu nedenle ertesi günü genel bir saldiri ile bu duruma bir son verilmesi gerektigi arzusunda oldugunu söyledi. Buna karsilik Kurayzalilar, Kureys ve Gatafan ileri gelenlerinden birkaç kisi rehin verilmedikçe kendilerine güvenemeyeceklerini bildirdiler. Kureys ve Gatafan liderleri bu haberi isitince Nuaym'in sözüne hak vererek rehin vermekten imtina ettiler. Kurayza kabîlesi ise onlarin tavrinin Nuaym'i dogruladigini görünce müttefiklerden ayrilarak onlari `kendi` baslarina biraktilar, (Ibn Hisam, a.g.e. II. 23I) (Taberî, a.g.e. II 578-9). Kusatma yine sürüyordu, ama `eski` siddetini kaybetmisti. Rasûlullah (s.a.s) bu günlerde, bugün Ahzab Mescidinin bulundugu yerde ayakta durup ellerini yukariya kaldirarak müsrik kabileleri aleyhinde üçgün boyunca dua ettiler. Üçüncü gün ögle ile ikindi namazi arasinda duasinin kabul edildigi kendisine vahyedildi. Ashab bunu Rasûlullah'in yüzünde dalgalanan sevinçten anladi. Cebrail (a.s.) "sevininiz, Allah onlara bir rüzgar saldi."diyerek Allah'in müsrikleri kasirga ile perisan edecegini `haber` vermisti. Allah Rasûlü hemen iki `dizi` üzerine çöküp ellerini kaldirdi. gözlerini yere indirdi. ve "bana ve ashabima acidigin için sana sükranlarimi sunarim Allah'im" dedi. Sonrada haberi ashâbina o müjdeledi. Beklenen rüzgar birkaç gün sonra geldi. Bu soguk, dondurucu bir rüzgardi. Tozlari, topraklari müsriklerin gözlerini dolduruyordu. Rüzgar, onlari `kendi` baslarinin derdine düsürmüs, çekilmek, zorunda birakmistir. Çadirlarin bezlerini, derilerini yirtiyor, direklerini söküyor, sergileri kumlara gömüyor, yakilan atesleri, asiklari söndürüyor, develeri, atlari birbirine karistiriyor, hiç kimse kimsenin yanina gidemiyor. Müsrikler ordugahlarindan devamli tekbir sesleri, `silah` sakirtilari duyuyorlardi. Kalplerine büyük bir `korku` düsmüs, amansiz bir panige kapilmislardi. Kur'an sonradan bu olayi mü'minlere söyle hatirlatmaktadir: "Ey mü'minler. Allah'in size olan nimetini anin. Hani üzerinize ordular gelmisti. `Biz` de onlarin üzerine rüzgar ve görmediginiz ordular göndermistik. Allah yaptiklarinizi görüyordu. "(ef-Ahzâb. 33/9)" "Allah kâfirleri öfkeleri ile geri çevirdi. Hiçbirsey elde edemediler. Savasta iman edenlere Allah'in yardimi kâfi geldi. Allah güçlüdür, herseye galiptir" (el-Ahzâb; 33/25). Gece boyunca devam eden firtina, sabahleyin biraz sükûnet buldu. Allah Rasûlü, Huzeyfe b. Yeman'i düsman ordusu hakkinda bilgi almasi için gönderdi. Huzeyfe, düsman ordusunun perisan halini görerek geri döndü. Hz. Peygamber bundan son derece memnun oldu ve sonucu beklemeye basladi. (Ibn Hisâm, a.g.e. II. 231-2). Ebû Süfyan ansizin ugradigi bu büyük felâket üzerine Kurayza kabilesinin ordudan ayrildigi ve orduda ihtalâf çiktigi bahanesiyle kusatmayi sona erdirerek geri çekilme emrini verdi. Amr Ibnû'l-âs ile Halid b. Velid ikiyüz süvari ile müsriklerin geri çekilisini denetlediler. Müsrikler basansizliklarindan dogan umutsuzluk ve sikinti içerisinde hizla ricat etmeye basladilar. Kureys ordusu Mekkeye, Gatafan kabileleri Necid'e dogru yol alirken müslümanlar savunma hattindan çikarak düsman ordugahina vardilar. Düsmanin telas ve heyacan içinde geri çekilirken birakmis olduklari erzak ve zahirelere ve Ebû Sufyan'in yahudi reislerinden Hayg'a gönderdigi yirmi deveye el koydular. Develer kurban edildi, hurma dolu sepetler bosaltildi ve müslümanlara dagitildi. Bu ganimet vasitasiyla muhasaranin ortaya çikardigi kitlik ortadan kalkmisti. Rasûlullah (s.a.s.) müslümanlara hitab ederek, "Ey Islâm mücahidleri! Emin olunuz ki bu muzafferiyet sizin için ölümsüz bir basaiidir. Bundan böyle Kureys kabilesi size degil, siz Kureys'e taarruz edeceksiniz" buyurdu. Rasûlullah'da bu sözleriyle müsriklerin bütün gücünün tükendigini, artik müslümanlarin zafer yollarinin açildigini da müjdelemis oluyordu. O gün ögleye dogru Hz. Peygamber, aldigi ilâhi bir `emir` geregi müslümanlara derhal bir ilan yaptirarak bu savasta müsriklerle bir olup, kendilerini arkadan vuran Benu Kurayzaya karsi savasmak üzere su emri verdi: "Kim dinler ve itaat ediyorsa, ikindi namazini Benû Kurayza önlerinden baska yerde kilmasin" Bu emri alan müslümanlar derhal hareket ederek bu yahudi belasini da ortadan kaldirdilar, (bk. Benû Kurayza Savasi). (Ibn Hisam, a.g.e. II. 233-34). Alıntıdır.

    13.01.2016 00:02
  • Tek Partili Dönem ve Partiler.(Günün Makalesi)

    Kardeşlerim; Bugünki yazımda çok değil şöyle bir Cumhuriyet Döneminin ilk Zaman'larına gidiyoruz. `Tartışma` konusu olan tek partili döneme. Evet CHF ( Cumhuriyet Halk Fırkası ) seçimlere tek başına girdi. Yani başka parti olmadığı için seçimlerin tek galibi oldu. - Bu birkaç kelimeden oluşan sözleri bazı arkadaşlara söylediğimiz `Zaman` ise kızıyorlar. Demokratik bir Türkiye vardı diyorlar. Yahu söyleyin nerede demokratiklik dini inancı savunan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapatan sizsiniz. -muhalefet olanı kapatıyorsunuz. Şunu demeye çalışıyorum toplam 2 tane parti kurulmuş (CHF den başka ) o iki partiyi de kapatıyorsunuz. Hadi vardı diyelim iki tane parti. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım 1924- 3Haziran 1925) Serbest Cumhuriyet Fırkası ( 12 Ağustos - 17 Kasım 1930) Türkiye'de yapılan genel `seçimler` ise (1923 - 1927 -1931 - 1935. - 1939 ) Gördüğünüz üzere hiç bir genel seçim diğer iki partinin dönemine rastlamamıştır. Peki Nerede Demokratiklik? Nerede hak , nerede özgürlük? Seçme ve seçilme Hakkı varmış. O da boş Seçenin 1 partiye oy verme Hakkı var , seçilenin 1 partiden seçilme hakkı. Selametle. Emir Malik Kadıoğlu

    10.01.2016 12:17
  • Bu Çeşmeden Su İçmek Müslümanlara Haram

    Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, bugünkü adı `Arap` Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:“Her kula helâl, Müslüman’a haram!” Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye… *Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan `koca` devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla! Olacak `iş` midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama. Adam: - “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış: - “Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş: - “Nedir gerekçen?” diye sormuş. Adam: - “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş. Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanırmış: - “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?” Adam, başı önünde konuşur: - “Delilim vardır, lâkin ispat ister.” - “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?” - “O `zaman` boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…” - “Eeee!” - “Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler, “Ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim `din` adamımıza `biz` kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş. Bir hafta dolunca, adam: - “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler. - “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. `Mutluluk` ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… `Din` adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan: - “Bitti mi?” demiş adama. - “Sultanım son bir `iş` kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş. - “Şimdi nedir isteğin?” - “Efendim, payitahtımız Bursa’nın en sevilen, âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler. Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok! Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta tutuklanan `koca` âlim için: - “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…” - “Kim bilir ne `suç` etti de tevkif edildi!” - “Vah vah! Acırım arkasında kıldığım namazlara…” - “Sorma, sorma…” Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş: - “Eee, ne olacak şimdi? Adam: - “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için `emir` buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş: - “Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?” Sultan acı acı tebessüm etmiş: - “Hava bile haram, hava bile!” demiş. ¥Çağımızda durum farklı mı? Müslüman milletlerin birbirleri eliyle katliamı sürerken Haçlı, Siyonizm siyasi ittifakı askeri, politik, kültürel baskılar ve oyunlarla `dünya` düzenine keyfince yön veriyor. İslam ülkelerinin sosyal, siyasî, ekonomik ve dinî yapısı incelenerek stratejiler geliştiriliyor. Müslümanlar ise dünyaya barış huzur ve `adalet` sağlayacağına; birlik ve beraberlik içinde, dimdik, güçlü ve `kendi` halkına refahı yaşatan taraf olacağına ezilen, zulme uğrayan, `işkence` gören, öldürülen taraf. Mısır’da `kavga,` Irak’ta çatışma, Suriye’de katliam, Cezayir’de iç mücadele, Filistin’de gruplaşma, Çeçenistan’da ihanet, Somali’de açlıkla ölüm, Patani'de umursamazlık… Ölen, gözyaşı döken, aç kalan, yağmalanan hep Müslümanlar. Hıristiyan-Yahudi ortaklığı İslam’ı ve Müslümanı düşman sayıp, yok etmek için her fırsatı değerlendirirken Müslümanlar birbirleriyle didişiyor. Tüm dünyada Müslümanlar öldürülüp şehit edilirken, yüz binlercesi `açlık` sınırında yaşarken, hemen her gün bir İslam toprağına saldırılar sürerken, Müslüman milletlerin milli değerleri, zenginlikleri, namusları yağmalanırken, Müslümanlar `kendi` vatanlarında adeta esir konumunda yaşamaya mahkûmken, ya da yurtlarını terk etmeye mecburken Müslümanlara çeşmeden su içmek haram değil mi?

    10.01.2016 07:44
  • Altay Tankı İçin Geri Sayım Başladı.

    Türkiye'nin ilk milli ana muharebe tankı ALTAY'ın bu yıl içerisinde kabul testlerinin tamamlanması ve seri üretim için gerekli planlamaların netleştirilmesi planlanıyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığının ana muharebe tankı ihtiyacının yurt içi geliştirme modeli ile karşılanması amacıyla ve `ALTAY` Projesi'yle, yurt içi mevcut imkan ve kabiliyetlerin azami kullanılması, gerekli alanlarda ise yurt dışından teknik destek alınarak, tankın özgün olarak tasarlanması, geliştirilmesi, prototip üretimi, `test` ve kalifikasyonu hedefleniyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından görevlendirilen OTOKAR AŞ'nin ana, ASELSAN, Makina ve `Kimya` Endüstrisi Kurumu (MKEK), ROKETSAN ve ROTEM'in alt yükleniciliğinde yürütülen projede üretilen prototiplerin hareket kabiliyetlerinin `test` edilmesi ve mükemmelleştirilmesine yönelik bir `dizi` çalışma yürütüldü. ALTAY Projesi sistem kalifikasyon ve kabul testleri eş zamanlı olarak sürdürülüyor. Geçen yıl sistem kalifikasyon testleri büyük oranda tamamlandı. Yıl boyunca mevcut prototiplerle yönelik dayanıklılık testleri gerçekleştirildi. Tanka yönelik dayanıklılık testlerine bu yıl devam edilecek. Bunun yanında yıl içinde `ALTAY` Tankı'nın seri üretimi için sunulacak teklifin değerlendirilmesi ve seri üretim için gerekli planlamaların netleştirilmesi amaçlanıyor. Yeni nesil tankların en iyilerinden biri olacak ALTAY Tankı, 3+ nesil bir `tank` olarak en son `teknoloji` ile donatıldı ve 21. yüzyılın modern orduları için gerekli her türlü taktik yeteneği sağlayacak şekilde geliştirildi. ALTAY'ın yeni jenerasyon diğer tanklara göre en büyük avantajlarından biri, konsept `tasarım` aşamasından itibaren bugünün ve geleceğin görev şartları ve tehditleri göz önüne bulundurularak tasarlanması oldu. Tankın, `kusursuz` hareket kabiliyeti, üstün `ateş` gücü ve dayanıklılığıyla gelecekte muharebe sahalarının en kritik unsurlarından biri olması öngörülüyor. ALTAY'ın, yeni nesil tanklar arasında en gelişmiş ana muharebe tanklarından biri olması bekleniyor. Tehlikeyi havada imha edecek Öte yandan, Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile ASELSAN arasında imzalanan 54 milyon avroluk sözleşme doğrultusunda `ALTAY` Tankı için yaklaşan anti `tank` roketleri ve füzeleri tespit ederek havada imha edecek Aktif Koruma Sistemi (AKKOR) geliştirilecek. ASELSAN'ın özgün geliştirileceği AKKOR, `tank` için 360 derecelik tam koruma kalkanı oluşturacak. AKKOR, yüksek `teknoloji` radarı ile üzerine gelen roket veya tanksavar füzesini çok kısa sürede algılama kabiliyetine sahip olacak. Tehdide karşı yönlendirilecek fiziksel imha mühimmatı, üzerinde bulunan sensörler yardımıyla, yaklaşmakta olan tanksavar tehdidine en yakın olduğu anda patlayarak tehdidi etkisiz hale getirecek. Yeni Şafak

    10.01.2016 07:34
  • Iphone 7 ...

    Görüntüleri sızan ve kulaklık girişi olmayan Iphone 7 `Apple` sevenleri biraz üzmüştü ama Apple'ın yaptığı açıklamaya göre Iphone 7 kablosuz kulaklık özelliği taşıyacakmış.

    10.01.2016 00:27
  • Yunanlıları Denize Döktük mü? (Günün Makalesi 2)

    Merhaba kardeşlerim Şu an ki yazımda sizi biraz düşündürecek şeylerden bahsedeceğim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki ben bağnazım, ben tarihi gerçeklerle yüzleşmek istemiyorum diyenler devam etmesin lütfen. Yunan birlikleri ( Birlikleri diyorum çünkü `Ordu` değil sadece birlikten ibaretler.) İzmir'imize giriyor. Ardından Mustafa Kemal Paşa ( Tarihte bize var denilse de 1. Ve 2. İnönü savaşı bir `savaş` değildir.) `Sakarya` Savaşını yapıyor ve Yunan birliklerine karşı başarı sağlıyor ve ardından Büyük Taarruz savaşı başlıyor ve Yunan birlikleri karşısında üstün oluyoruz. (Her ne kadar `biz` güçsüzdük denilse de güçlü olan bizdik çünkü ülke bizimdi ve Yunanistan birliklerinin hepsini getirmemişti.) ve Yunanlılar savaşın ardından geri çekiliyor. (Denize dökmediğimizi az sonra anlayacaksınız.) Ardından bütün ülke seviniyor ve Mudanya Ateşkesine gidiyoruz. Zafer kazandığımız için Batı Trakya'yı ve 12 Ada'ları Yunanistan'a veriyoruz. İşe yaramaz Karaağaçı ise `biz` alıyoruz. Allah aşkına söyleyin eğer kazanan `biz` istek neden Batı Trakya'yı ve 12 Ada'ları yenilmişçesine verdik? Bunun cevabını da siz düşünün selametle.

    09.01.2016 22:05
  • Selim'İn Sina Çölüne Girişi ve Mısır'ın Fethi.(1517) (Günün Makalesi)

    (Lütfen Sonuna Kadar Okuyun ) Tarihte bugün 1. Selim ( Yavuz Sultan Selim) Biten Mercidabık savaşının ardından Mısır'ı fethetmek ve halifeliği almak için Sina Çölüne girdi. Ordu bitkin düşmüştü çünkü bir buçuk yıldır `Ordu` seferdeydi ve Ordu'nun içine durmadan fitne ateşi sokuluyordu. Yavuz Sultan Selim ise mutlak galibiyet için Ordu'da isyan çıkartanı (en yakın arkadaşı bile olsa ) `idam` ettirdi. Bir ara Yavuz Sultan Selim attan indi ve yaya olarak yürüdü. Bunun üzerine yakın arkadaşı Hasan Can da attan indi ve sordu: -Sultanım neden indiniz, dedi. Sultanın cevabı ise şaşırtıcıydı : - Peygamber efendimiz yanımdayken ben Nasıl ata bineyim? Evet geçilmesi imkansız olan haydutlarla dolu kurak çölün geçilmesinde Peygamber'imizin payı büyüktü. Yol göstertmişti torunu Selim'e . Selim durmadı ,gösterilen yoldan şaşmadı ve Mısır 'A girdi. Kansu Gavriyi yendi ve halifeliği aldı . Yani kardeşlerim halifelik bize kendiliğinden geçmemiştir. Halifeliğin `biz` geçmesi için Peygamber Efendimiz Selim'e yardım etmiştir. O ıssız, kum fırtınalarının Sina Çölü'nde ona yol göstermiştir. Allah-u Teala'da o kurak çöle (Su kuyuları vardı ama Kansu Gavri zehirletmişti.) yağmur yağdırmıştır. Selametle `Emir` Malik Kadıoğlu

    09.01.2016 12:19
  • İşte Bugün ki Burç Yorumlarınız.

    Günlük burç yorumlarınız ve tavsiyeleriniz - 8 Ocak 2016 Bugün burcunuz size nasıl tavsiyelerde bulunuyor? İşte 8 Ocak 2016 tarihi itibariyle 2016 Oğlak, Kova, Balık, Koç, Boğa, İkizler, `Yengeç,` Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay burç yorumları.. KOÇ BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Günün ilk yarısında yabancılarla ilgili konularla ilgilenebilirsiniz. Yeni başlangıçlar için organize olmanız gerekiyor. İlerleyen zamanlarda fikirlerinizi somutlaştırabileceksiniz. Günün ikinci yarısı `iş` yerinizdeki statünüzü korumak için işlerinizi tamamlamak isteyebilirsiniz. Sorumluluklarınızdaki artış sizi biraz zorlayabilir. BOĞA BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Bugün sorumlu olduğunuz konularda endişe duyacağınız durumlar yaşayabilirsiniz. Finansal konular gündeme gelebilir. Maddi anlamda yenilenme isteği içinde olabilirsiniz. Günün ikinci yarısında işlerinizi toparlamak için fırsatınız olacak. Hafta sonu için kısa yolculuklar organize edebilirsiniz. Yeni şeyler denemeye açıksınız. İKİZLER BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Bugün eşinizle ilgili konularda daha hareketli olabilirsiniz. Sizi uğraştıran durumlar söz konusu. Sosyal konularla ilgilenmek isteyebilirsiniz. Günün ikinci yarısı koşullar daha değişken olabilir. Parasal konularla ilgili uğraşlar içine girebilirsiniz. Sorumlu olduğunuz konularla ilgili toplantılar gündeme gelebilir. Bu durum keyfinizi kaçırabilir. YENGEÇ BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Çalışma hayatınızda hizmet ettiğiniz konularda yoğunluk artabilir. İş arkadaşlarınızla programlama yapmanız gerekebilir. Bazı işlerinizdeki bitişler sizi rahatlatabilir. Gün içinde sağlığınıza özen göstermelisiniz. Ortaklı konuları iyi düşünerek hareket etmenizde fayda var. Akşam saatlerinde `ilişki` içinde olduğunuz kişilere karşı dikkatli olun. ASLAN BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Bugün kendinizi daha rahat ifade edeceğiniz bir gündesiniz. İşlerinizde yaratıcılığınızı kullanabilirsiniz. Günün ilk yarısında çocuklarınıza `zaman` ayırmanız gerekebilir. Akşama doğru çalışma arkadaşlarınızın size ihtiyacı olabilir. İlerleyen saatlerde daha hareketli programlar yapabilirsiniz. İlişkilerinizde ani tepkiler vermemelisiniz. BAŞAK BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Sabah saatlerinde ailenizle ilgili konularda netleşmeyen durumlar söz konusu olabilir. Toprak ve emlak konularıyla ilgilenebilirsiniz. Sorumlu olduğunuz konuları `iş` arkadaşlarınızla devretmek durumunda kalabilirsiniz. Akşama doğru kendinizi daha iyi ifade edebileceksiniz. Sevdiklerinize `zaman` ayırmak için onları evinize davet edebilirsiniz. TERAZİ BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Bugün yakın çevrenizle ilişkileriniz gündeminizi etkileyebilir. Alacağınız yeni haberler işlerinizde değişikliğe neden olabilir. Ticari konularda daha aktif olabilirsiniz. Akşama doğru başlanılan işler somutlaşabilir. Sözleşmeler için uygun bir gündesiniz. Gün içinde yeni eğitimlerin hazırlanması için uygun zamanlar var. AKREP BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Günün ilk yarısında parasal konularla ilgili yenilenme isteği içinde olabilirsiniz. Sorumlu olduğunuz işlerde yeteneklerinizi kullanarak işlerinizi daha hızlı bitirebilirsiniz. Sosyal alanda hareketli zamanlarda yaşayabilirsiniz. Akşama doğru zihinsel konular ciddiyet kazanabilir. Alacağınız haberlerle yeni planlar yapabilirsiniz. YAY BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Bugün kişisel açıdan önem verdiğiniz işlerinizi bitirebilirsiniz. Yeni başlangıçlar yapmak için planlar yapabilirsiniz. İlişkileriniz gündeminizi etkileyebilir. Hassas olduğunuz konularda daha kırılgan olabilirsiniz. Akşam saatlerinde düşünceleriniz netleşebilir. Kendinize güveniniz gelebilir. Parasal konularla ilgilenmek durumunda kalabilirsiniz. OĞLAK BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Gün içinde koşullar istediğiniz gibi ilerlemeyebilir. Bilemediğiniz nedenden dolayı kendinizi huzursuz hissedebilirsiniz. Sosyal konularla ilgilenerek kendinizi rahatlatmak isteyebilirsiniz. Akşama doğru koşullar daha akıcı hale gelebilir. Gençlerle ilgili konular gündeminizi meşgul edebilir. Sevdiklerinizle `zaman` geçirebilirsiniz. SAKA(KOVA) BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Gün içinde planladığınız konular ilerleyen saatlerde değişiklik gösterebilir. Sorumlu olduğunuz işleri bitirmek için yardım alabilirsiniz. Yaşanan sıkışmalar sizi rahatsız edebilir. Fırsat buldukça arkadaşlarınızla `zaman` geçirebilirsiniz. Akşam saatlerinde `kendi` iç dünyanıza çekilmek isteyebilirsiniz. Etrafınızdaki insanlara karşı tepkisel davranmayın. BALIK BURCU GÜNLÜK BURÇ YORUMU Sabah saatlerinde planladığınız konuları ilerleyen zamanlarda somutlaştırabilirsiniz. Hedeflerinize ulaşmak için fırsatlar yakalayacaksınız. İş hayatınızda `gözler` sizin üzerinizde olabilir. Gün içinde ailenizle ilgili konularla uğraşabilirsiniz. Sosyal olaylara yönelebilirsiniz. Akşam saatlerinde ikili ilişkilerde tartışmalara dikkat etmelisiniz. Milliyet

    08.01.2016 23:08
  • Sayfa :

    Hakkında

    Araştırmacı- tarih yazarı
    UA-72170829-1